Tuesday, 22 January 2013

BİPEDALİSM


Au. Sediba günümüzden 2 milyon yıl öncesine kadar arboreal (ağaççı) özelliklerin hala sürdüğünü göstermiştir.





Belden aşağısı 4-5 milyon yıl gibi bir süre içerisinde bipedalliğe adapte olduktan sonra, belden yukarısı da bipedalliğe adapte olmaya zorlanmıştır. Belden yukarısı bipedal olmaya zorlanır; çünkü iki taşıyıcılı bir iskelet sistemi ancak modern insanın ki gibi olabilirse bir canlının yaşamını sürdürmesini sağlayabilir. Taşıyıcı iskeletin ağırlık aksı ayak taban alanları içinde olmak zorundadır. 


Bunu sağlayabilmek için, gövde dikleşmeli modern insanın ki gibi, kaburga silindirikleşmeli, kafa gövdenin üstünde modern insanınki gibi oturmalıdır. Bu sonuca ulaşmak üzere belden yukarısı derece derece dikleşmeye başlamıştır. Bu dikleşme ve omur-femur açısı Australopithecus fosillerinde anlaşılamamakta ve 4-5 milyon yıl iki ayaklıyız, iki ayak üstünde yürüyoruz peki neden kafatasımızda büyüme yok sorusu sorulmaktadır. Australopithecus fosillerinde pelvis yapısı gözden kaçırıldığı için bu soru sorulmaktadır. Halbuki  Australopithecus pelvisi modern insan pelvisiyle primat pelvisi arasında bir yerdedir. Bunun nedeni gövdenin pelvise tam dik basmamasıdır. Australopithecuslarda omurun pelvise basma açısı ve pelvis illium kemikleri farklıdır. (Lewin, 1998)

Australopithecuslar bipedaldirler ama belleri ve dizleri büküktür. Dizlerin bükülmesinin nedeni omur-femur bağlantı ligamentlerinin (kemikleri birbirine bağlayan bağ dokuları) şempanzeninkine benzer açılarla kemiklere tutunup kemikleri birbirine bağlamasıdır. Yani belde 100-110° ye yakın bir öne eğiklik vardır. Bu öne eğikliği dengeleyebilmek için iki ayaküstünde yürürken dizler bükülmek zorundadır. Bu diz bükülmesinin sebebi, vücudun ağırlık aksını ayak taban alanları içinde tutmaktır.

Copyright©2013 by Oktay Kaynak


No comments:

Post a Comment